6 Ağustos 2016

Joss Stone: Müzik Kocaman Bir Okyanus

İstanbul'un kendini pek özeltmeyen konukları var neyse ki. Joss Stone da, İKSV'nin davetlerini kolay kolay geri çevirmiyor. Onun bu ilgisine, seyirci de kayıtsız kalmıyor ve her defasında müzikten beslenen, karşılıklı çok değerli bir enerji ortaya çıkıyor.  Geçtiğimiz yıl yayınladığı stüdyo albümü Water for Your Soul'un turnesi kapsamında yine İstanbul'da sahne alan İngiliz mezzo-soprano, bu defa sıkıntılı bir döneme denk geldi. Caz festivali kapsamındaki konserler müzisyenlerin talepleriyle bir bir iptal edilirken, Küçükçiftlik'te sahne alacağı söylenen Joss Stone ve ön grubu Vintage Trouble'ın Zorlu PSM'ye taşındığı haberini aldık. Ardından da Vintage Trouble'ın konsere katılmayacağını öğrendik. Yalnızca warm-up için fuayede Grup Ses Beats' performans sergileyecekti. İlk defa dj performansına şahit olduğum GSB'in yenilikçi tarzı çok hoşuma gitti. Ama açık havada ve ayakta izlenmesi gereken bir performansın, kapalı ve koltuklu bir mekana taşınması elbette hayalkırıklığı yaratmıştı. Ama Zorlu'nun ana tiyatrosunda (üst katları saymazken) pek boşluk kalmadı. Stone'un sahneye gelişiyle konserin bütün gidişatı değişti ama.

Bahsettiğim hayalkırıklığı, neredeyse bütün izleyicilere burukluk olarak yansımıştı ve çok sıkkın bir ortam vardı. Neredeyse herkes beklediğini bulamayacağından emindi. Reggee albümü yayınlayıp, sahnede salına salına dans eden Stone için de pek içaçıcı değildi durum haliyle. Ama bunu tahmin ederek sahneye geldiği çok belliydi. İlk şarkının ardından, oturduğunuz yerde dans etmek zor olacaktır o yüzen hadi kalkın da sahne önüne gelin, dedi. Küçük şaşkınlık anlarından sonra sahne önü doldu ve konser tabir-i caizse reload oldu. 

Joss Stone'un bu kadar sevilmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi müziğe aşık olup, yaptığı müziğe de fazlasıyla saygı duyması. Seyircisinin keyif almadığı bir konser onun için de yıkıcı olurdu diye tahmin ediyorum. Seyirci coşup, kendini müziğe ve eğlenceye kaptırdıkça, hemen herkesin sahne önünde olmasının da etkisiyle, iletişim en üst seviyeye taşındı. Stone istek parça almaya başladı ve setlistini bir kenara fırlattı. Çıplak ayaklarıyla yürüdüğü sahnesinde çayını içip, seyircilerle sohbet etti. Şarkı seçimlerinde herkesin gönlünü yapmaya çalıştı. Fıkralar anlattı. Orkestrasına saygı duruşunda bulundu. Ve sonunda herkese çiçek dağıttı. Müziğin biraraya getiriciğinin şahit olduğum en öenmli kanıtlarından birini yarattık hep beraber. Ülkede durumlar kötü ve çok gergindi. Böyle bir müzikal mola hem çok ihtiyaç duyulan ama hem de hiç kolay bulunamayacak türden bir tecrübeydi.

Şahsen reggee sevmeyen, daha doğrusu şimdiye kadar tercih etmemiş, biri olarak Stone'un reggee albümüne kapılamamak ve konser boyunca salına salına şarkılara eşlik etmemek pek mümkün olmadı. Onun soul ve R&B tonlarına getirdiği bu çeşitlilik, kendini keşfetmesinden ziyade paletini büyütmesini sağlamış ve eminim bundan sonraki çalışmalarında daha yeni fikirlerin peşinden gitmesine de yardımcı olacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder